İşitsel Rehabilitasyon
İşitsel rehabilitasyon; işitme kayıplı bireylerin alıcı ve ifade edici dil gelişimi için gerekli olan ekolojik ve etkileşimli bir süreçtir. İşitsel rehabilitasyon, işitme kaybına bağlı olarak dil gelişiminde ortaya çıkan kısıtlılıklardan korunmayı sağlamaktadır. İşitsel rehabilitasyonda bireylerin işitsel algı becerilerini kullanarak normal duyan yaşıtları düzeyinde iletişim becerileri geliştirilmesi, okuduğunu anlama ve okuma yazma becerilerini geliştirmelerini ve temel matematik becerilerini kazanmaları amaçlanmaktadır.
Baş Dönmesi
Baş dönmesi, sizin ya da gördüklerinizin döndüğünü hissetmenize yol açan bir histir. Baş dönmesi başlıca merkezi sinir sistemi ve iç kulak hastalıklarından kaynaklanır. Baş dönmesine genellikle bulantı, kusma ve anormal göz hareketleri (Nistagmus) eşlik edebilir. Baş dönmesi; manevralar, diyet, medikal tedavi, cerrahi yöntemlerle tedavi edilebilir.
Odyologlar, baş dönmesi tedavisinde manevra yapabilir. Bunlar; Epley Manevrası, Semont Manevrası, Yana Yatırma Manevrası, Dix-Hallpike Manevrası, Roll (Barbekü) Manevrası olmak üzere, baş dönmesinin anamnezi alınarak yapılmaktadır.
Kekemelik
Kekemelik çocuklukta başlayan normal akıcılık ve konuşma akışıyla ilgili sık ve önemli problemleri içeren bir konuşma bozukluğudur. Kekemelik sorunu olan bireyler ne söylemek istediklerini bilirler, ancak söylemekte zorluk çekerler. Örneğin bir kelimeyi, heceyi, ünsüz veya ünlü sesi tekrarlayabilir, uzatabilirler veya konuşma sırasında duraklayabilirler.
Kekemelik, küçük çocuklar arasında konuşmayı öğrenmenin normal bir parçası olarak yaygındır. Küçük çocuklarda konuşma ve dil yetenekleri söylemek istediklerini sürdürecek kadar gelişmiş olmadığında kekemelik görülebilir. Çoğu çocukta bu gelişimsel kekemelik geçicidir ve zaman içinde tamamen kaybolur.
Kekemelik bazen çocukta başlayan ve yetişkinlikte de devam eden kronik bir durumdur. Bu kekemelik türü sıklıkla kişinin benlik saygısı ve diğer insanlarla etkileşimleri üzerinde olumsuz etkilere neden olur. Kekemelik problemi yaşayan çocuklar ve yetişkinler konuşma akıcılığını kazanmak için konuşma terapisi, bilişsel davranışçı terapi ya da elektronik cihazların kullanıldığı yöntemlerden yararlanabilirler.
Floortime
Floortime, otizm spektrum bozukluğu, down sendromu, dil ve konuşma bozukluğu, dikkat eksikliği ve hiperaktivite, gelişimsel gerilikler, duygusal ve dürtüsel sorunları olan çocuklar ve onların aileleri için geliştirilmiş bir programdır. Çocuğun duyu, dil ve motor becerisinin değerlendirilip kısıtlılıkları belirlenir ve çocuğu daha iyi bir gelişim seviyesine taşımayı hedefler. Floortime yönteminin temelinde çocuğun liderliğinde ilerlemek, onu izlemek ve ona ayak uydurmak vardır. Çünkü çocuk seçimleriyle bizlere ihtiyaçları ve kaçındığı durumlar hakkında bilgi verir. Aynı zamanda onun liderliğinde başlayıp sürdürülen etkinliklerde çocuğun daha çok keyif aldığı ve daha fazla gelişim zinciri kurduğu gözlenmiştir.
DIR Modeli
DIR modeli DIR Floortime tekniğinin yapı taşlarından biridir. DIR modeli ile çocuğu detaylı değerlendirme ve bir müdahale programı geliştirilmesi sağlanır. Temel hedefi ise çocuğun sosyal, duygusal ve düşünsel becerilerinin temellerini sağlam atmaktır.
D (Development) Gelişimsel Bölüm:
Gelişimsel bölümde altı tane fonksiyonel duygusal gelişim basamağı vardır. Çocuk bu basamaklara göre değerlendirilir ve gelişimsel olarak hangi basamakta olduğu görmemizi sağlar. Bu altı basamak;
- Regülasyon ve dikkat
- Birliktelik sağlama
- İki yönlü iletişim sağlama
- Kompleks sosyal problemleri çözme ve davranışların organizasyonu
- Düşüncelerin temsil edilmesi
- Soyut düşünme
I (Individual Differences) Bireysel Farklılıklar Bölümü:
Her çocuğun duygusal açıdan çevresinden aldığı uyaranları işlemesi farklıdır. Bir çocuk seslere karşı hipersensitif veya hiposensitif olabilir. Bu bölümde çocuğun duyusal olarak çevresine nasıl dönüt verdiğine bakılır ve bunları göz önünde bulundurarak çalışma programı hazırlanır.
R (Relationship Based) İlişki Temelli Bölüm:
Eğitmenlerin ve ebeveynlerin çocuğun duygu durumu, gelişimsel seviyesi ve birey farklılıklarına göre çocukla iletişime geçmesidir. Kurulan bu etkileşimle çocuk zamanla fonksiyonel ve duygusal gelişimde mesafe kat etmeye başlar.
Floortime’ın Hedefi
Floortime’ın iki temel hedefi vardır. İlk hedefi çocuğun doğal ilgilerini takip etmek ve çocuğa yol göstermektir. Çocuğun ilgisini takip ederek onun duygusal ve duyusal açıdan nerede olduğunu daha görüp ilgilerini, isteklerini gözlemleyerek neleri eğlenceli bulduğunu onu neyin motive ettiğini keşfederiz. Buradan yola çıkarak oynadığı oyunları genişletip bir üst basamağa geçebilmesine yardımcı oluruz. İkinci hedefimiz ise çocuğun bizlerle iletişime geçebileceği, paylaşılan dünyanın içine çekmektir. Birçok nedenden dolayı çocuk kendi dünyasının içine girip bizlerle iletişimi reddediyor olabilir. Bu noktada yine çocuğun ilgisini takip edip hoşlandığı şeyleri anlayıp ona eşlik etmek ve ona saygı göstermek çok önemlidir. Bu yolla çocuk kendisini bize daha yakın hissedip iletişime geçecektir. Çocuk bir kez bizimle birlikte olmaktan hoşlanmaya başladığında, onun ilişki kurma, iletişime geçme gibi yetenekleri gerçekleştirmeye başlamasına yardımcı olabiliriz.
Özet olarak DIR Floortime çocuğu izleyip onu kendi dünyamıza çekmeyi ve bunu yaparken çocuğun bireysel farklılıklarını, fonksiyonel duygusal gelişimini, aile kalıplarını göz önünde bulundurarak çocuğun gelişim basamaklarını çıkmasına yardımcı olmaktır. Çocukla çalışırken kendi kişilik özelliklerimizi de göz önünde bulundurmalıyız. Çalışmalar sırasında çocuğun enerjisi ile kendi enerjimizin uyuşup uyuşmadığı, çocuğa göre esneklik gösterip göstermediğimiz önemlidir.
DIR Floortime nerede yapılır?
DIR Floortime her yerde her zaman uygulanabilir. Günde sekiz ya da daha fazla ve en az yirmi dakika olmak üzere her yerde uygulanabilir. Uygulama sırasında farklı çocuklar da uygulamaya dahil edilip oyunlar genişletilebilir. Böylece çocuk iletişim becerilerini arkadaşlarıyla, kardeşleriyle oynayarak geliştirebilir. Yemek hazırlarken, temizlik yaparken, markette alışveriş yaparken, dışarıya çıkmaya hazırlanırken gerçek hayat aktivitelerini çalışmalara katmak önemlidir. Bu yolla günlük yaşamdan birçok şeyin neden, nasıl yapıldığını anlamasını sağlarız ve çocuğu günlük hayatın bir parçası haline getiririz.
İşitme Kaybı
İşitme, atmosferde meydana gelen ses dalgalarının kulağımız tarafından toplanmasından beyindeki ilgili merkezlerde karakter ve anlam olarak algılanmasına kadar geçen süreçtir. İşitme kaybı ise işitme yollarında meydana gelen herhangi bir patoloji sonucunda atmosferde meydana gelen ses dalgalarının anlamlandırılamamasına denir.
İşitme kaybının pek çok sebebi bulunmaktadır. Patolojinin yerlerine göre şu şekilde gözlenmektedir; iletim tipi, sensörinöral tip (sensör ve nöral tip işitme kaybı olarak kendi içinde ikiye ayrılır), mikst tip, santral işitme bozukluğu ve fonksiyonel işitme kaybı olarak patoloji yerlerine göre toplam beş tip işitme kaybı gözlenmektedir. İşitme kayıpları; işitme cihazı, cerrahi işlemler, koklear implantasyon ve medikal tedavi ile giderilebilir.
Dış ve orta kulakta oluşan patolojiler ve hastalıkların yanı sıra iç kulakta oluşan Superior Semisirküler Kanal Dehisansı hastalığı ile oluşan ve bu patoloji, hastalık gibi etkenlerin sonucu sesin iç kulağa iletilememesi sonucu oluşan işitme kaybı türüne iletim tipi işitme kaybı denir
İletim tipi işitme kayıpları sadece hastanın öyküsüyle değil, hastanın odyogramı, diyapozon testleri de ayırt edici tanıya giderken uygulayıcıya yol göstermektedir. Diyapozon testlerinde; Diyapozon testlerinde; Weber Diyapozon Testinde sesin kötü duyan kulağa lateralize olduğu; Rinne Diyapozon Testinde sesin, kemik yolunda daha iyi duyulduğu (Rinne «-») gözlenmiştir
Saf ses odyometride hastanın 250 ile 8000 arasındaki sesleri duyma eşikleri bir grafik ile ortaya koyulur. Hava ve kemik yollarını ayrı ayrı değerlendirilir. Normalde kemik ve hava yolları çakışır. İletim tipi işitme kaybı olan kişilerde kemik yolu normal sınırlarda iken hava yolu düşer. Ortalama 20dB ve daha fazla olacak şekilde hava yolu kemik yoluna göre düşüş seyretmektedir
İç kulakta bulunan koklea organından başlayıp santral işitme yollarına kadar olan işitme yolaklarına kadar olan etkileşim ile karakterize olan ya da kokleanın kendi içinde meydana gelen patolojilerden dolayı meydana gelen işitme kaybıdır. Saf ses odyometride hava yolu ve kemik yolu işitme eşikleri normal işitme eşiklerine göre daha altında ve hava kemik aralığının olmamasıyla karakterizedir. Sensörinöral işitme kaybının başlıca nedenleri genetik hastalıklar, meniere, presbiakuzi, gürültüye maruz kalma, kulak enfeksiyonları, ototoksik ilaçlar ve tümörlerdir.
İletim ve Sensörinöral tip işitme kaybına neden olan patolojilerin bir arada görüldüğü duruma Mikst Tip İşitme Kaybı denir. İşitme kaybı başta iletim tipinde görülürken ilerleyen durumlarda Sensörinöral tip işitme kaybı da iletim tipi işitme kaybına eşlik eder. Bu nedenle Mikst tip işitme kaybına sahip bireylerin patolojileri hem iç, hem orta ve dış kulaktadır. Bu durumda hastanın odyogramında hava kemik aralığı olur. İletim tipi işitme kaybından farklı olarak mikst tip işitme kaybında kemik yolu işitme eşikleri 20dB’den fazladır.
Santral işitme yollarındaki patoloji nedeniyle konuşmayı anlamakta yaşanan problemlerle karakterize işitme kaybıdır. Genellikle tek taraflı sensörinöral işitme kaybı, çınlama, baş dönmesi gibi semptomlarla seyredilebilir. Santral tip işitme kaybının oluşmasının nedenleri ise tümör, ototoksite, multiple skleroz hastalığı, migren ve bazı metabolik hastalıklardır. Konuşmayı ayırt etme skorları saf ses işitme eşiklerinin uyumsuzluğu halinde santral tip işitme kaybı düşünülebilir
Fonksiyonel İşitme Kaybı
Herhangi patolojinin olmadığı halde kişinin belirli bir çıkar için işitme sisteminde problem yakınmalarında bulunmasıdır. Bu tür durumlar psikojeniktir.
İşitme Kaybının Derecelendirilmesi
İşitme kaybının hangi derecede olduğunun tespit edilmesinde tüm dünyada kabul edilmiş düşünce; konuşma frekans aralığında 500Hz, 1000Hz ve 2000Hz’deki saf ses hava yolu işitme eşiklerinin ortalamasına bakmaktır. Sınıflandırma, aşağıdaki tabloda verilmiştir.
Saf Ses Ortalaması | Tanım |
-10 ile +15dB arası | Normal İşitme |
16 ile 25dB arası | Çok Hafif Düzeyde İşitme Kaybı |
26 ile 40dB arası | Hafif Düzeyde İşitme Kaybı |
41 ile 55dB arası | Orta Düzeyde İşitme Kaybı |
56-70dB arası | Orta-İleri Düzeyde İşitme Kaybı |
71-90dB arası | İleri Düzeyde İşitme Kaybı |
91dB ve daha fazlası | Çok İleri Düzeyde İşitme Kaybı |
Kulak Çınlaması
Tinnitus olarak da bilinen kulak çınlaması, dışarıdan herhangi bir ses gelmemesine rağmen hastanın ses işitmesi durumu olarak tanımlanır. Bu durum kimi zaman tek kulakta kimi zaman her iki kulakta ortaya çıkabilir. Kişinin kulağının çınladığı esnada duyduğunu sandığı ses kişiye yakın bulunan diğer insanlar tarafından algılanamaz. Ortaya çıkan çınlama sesi kendisini genellikle uğuldama, çan sesi, rüzgar hışırtısı, ıslık sesi, kalp atış sesi veya makine motoru sesi gibi şekillerde gösterir. Kulak çınlaması durumu asıl olarak bir hastalık değildir.
Kulak Çınlaması Nasıl Geçer?
Kulak çınlamasına sebep olan durumların sayısı çok çeşitli olduğundan dolayı tedavi yöntemleri de kişiden kişiye farklılık gösterir. Medikal tedavi yöntemlerine ek olarak kişinin bazı yaşam tarzı değişikliklerine gitmesi gerekir. Alkol ve tütün ürünlerinden uzak durulmalı, aşırı miktarda kafein veya tuz tüketilmemeli, yüksek tansiyon için gerekli ilaçlar içilmeli ve kişi mümkün olduğunca fazla gürültülü ortamlardan uzak kalmalıdır.
Kulak çınlaması kimi zaman fazla kulak kiri, kulak yolunun sıvıyla tıkanması ya da kulağın içerisinde yabancı bir cisim kaçması gibi sebeplerden dolayı meydana gelebilir. Böyle durumlarda soruna yönelik yapılan kolay bir tedavi süreci ile kişideki çınlama problemi çözüme kavuşturulur.
Geçmeyen kulak çınlaması sorunu yaşayan kişiler genellikle uyku sorunları yaşamaktadırlar. Bu durumdaki kişiler geceleri uyudukları ortamı tamamen sessiz hale getirmemelidirler. Aksine, hafif bir televizyon sesi ya da müzik sesi açmak çınlama sesini bastırmaya yardımcı olabilir ve kişinin daha rahat uykuya dalmasını sağlayabilir.
Kulak çınlamasını ortadan kaldıran net bir ilaç tedavisi ya da cerrahi müdahale yoktur. Sorunun ortadan kaldırılması için altta yatan hastalıklar tedavi edilmelidir. Bunun yanında, hastaların çınlama durumu ile baş etmelerini sağlayacak çeşitli tıbbi teknikler de mevcuttur. Kişiye çınlama maskeleyici cihazlar takılabilir ya da hafif lazer uygulamalarına başvurulabilir.
TODİL
Türkçe Okul Çağı Dil Gelişimi Testi; Test of Language Development-Primary: Fourth Edition’ın, Türkçe’ye uyarlamasıdır. TODİL, 4 yaş 0 ay ile 8 yaş 11 ay yaş grubunu kapsayan, gelişimsel, norm referanslı, standardize ve bireysel olarak yönetilen bir ölçme aracıdır. Bu test temel olarak, çocuklarda dil gelişimini farklı boyutlarıyla ölçerek dil gelişimi açısından güçlü ve zayıf yönleri belirlemeyi ve gelişimsel dil bozukluğu olan çocukları ayırt etmeyi amaçlamaktadır.
Test çocuklarda alıcı ve ifade edici dil becerilerini temel dilbilgisel bileşenler içerisinde birlikte ölçmektedir. TODİL, Resim-Sözcük Dağarcığı, İlişkili Sözcük Dağarcığı, İfade Edici Sözcük Dağarcığı, Dilbilgisel Anlama, Cümle Tekrarı, Biçimbilgisel Tamamlama, Sözcük Ayırt Etme, Sesbirimsel Analiz ve Sözcük Sesletimi olmak üzere toplam 9 alt testten oluşmaktadır. Ayrıca belirli alt testlerin toplam ham puanlarının toplanması ile Dinleme, Konuşma, Organize Etme, Anlambilgisi, Dilbilgisi Kompozit Puanı ve bunların tümünün toplamından oluşan Sözel Dil Bileşik Puanısağlanmaktadır.
Testin, Türkçe’ye uyarlama, geçerlik, güvenirlik ve norm çalışmasında Türkiye’nin 7 bölgesi ve 23 şehrinden (N= 1252) temsil ediciliği oldukça yüksek bir örneklemden veri toplanmıştır. Temsil ediciliği sağlamak amacıyla yaş, cinsiyet, etnik köken, engel durumu, aile eğitimi ve gelir durumu gibi farklı demografik özellikler göz önünde bulundurulmuştur ve bu bilgiler Türkiye İstatistik Kurumu’nun en güncel verileriyle karşılaştırılarak rapor edilmiştir. Testin geçerlik ve güvenirlik çalışmasında tüm örneklem kullanılmış ayrıca geçerlik ve güvenirlik analizleri için birden fazla gösterge sağlanmıştır. Son olarak testin ayırt edicilik çalışması yapılmıştır.
Analiz sonuçlarına göre TODİL geçerlik ve güvenirliği oldukça yüksek, temsil ediciliği yüksek bir norm grubundan sağlanan güncel normlara sahip, dil bozukluğu olan çocukları olmayandan ayırt edebildiği ortaya koyulmuş bir ölçme aracıdır.
TEDİL
TEDİL, Test of Early Language Development (TELD-3) dil gelişim testinin Türkçe’ye uyarlamasıdır. Test, bireysel olarak yönetilen, norm referanslı ve 2 yaş 0 ay ve 7 yaş 11ay arasındaki çocukların alıcı ve ifade edici sözel dil becerilerini ölçmeyi amaçlayan bir testtir. Test sonuçları erken dönemde dil bozukluğu olan çocukları tanılayabilme, dil gelişimlerinin zayıf ve güçlü yanlarını gösterme, gelişim sürecine dair bilgi verme ve araştırma yapma gibi amaçlarla kullanılabilmektedir.
TEDİL A ve B olmak üzere paralel formlardan oluşmaktadır. Her bir form Alıcı ve İfade Edici olmak üzere iki alt testi içermektedir. Bu alt testler dilin anlam bilgisi, biçimbilgisi ve sözdizimi alanlarını ölçen maddelerden oluşmuştur. Her bir formda toplam 76 madde bulunmaktadır. Bu maddelerin bir kısmında resim gösterme veya betimleme diğer bir kısmında ise sözel yönergeleri yerine getirme ve sorulara sözel olarak yanıt verme işlenmektedir.
TEDİL’in beş amacı bulunmaktadır: (a) erken dil becerilerinin gelişimi bakımından yaşıtlarından önemli ölçüde geride kalmış çocukları belirlemek ve bu sayede erken bir müdahale almasını sağlamak, (b) bireysel olarak sözel bakımdan kuvvetli ve zayıf olan yanları belirlemek, (c) çocuğun olası alacağı bir dil terapisinde programı ve süreci belirlemek, (ç) erken çocukluk döneminde dil becerilerini araştırma için bir ölçek olarak hizmet etmek ve (d) diğer değerlendirme tekniklerini desteklemek.
2005 yılında Türkçe’ye uyarlanmaya başlanan ve son hali 2009 yılında verilen TEDİL, dilin beş temel bileşeninden üçünü (anlambilgisi, biçimbilgisi ve sözdizimi) kapsamaktadır. Doğal ortamda ölçülebilen edimbilgisi ve mevcut birçok ölçme aracı bulunmasından ötürü sesbilgisi bileşeni yazarları tarafından testin orijinalinin kapsamına alınmamıştır.
TEDİL’in pilot çalışmaları tamamlandıktan sonra geçerlilik ve güvenilirlik ve standardizasyon çalışması gerçekleştirilmiştir. Bu süreçte AERA, APA, NCME (1999)’nın Eğitimde ve Psikolojide Ölçme Standartlarından faydalanılmıştır. TEDİL’in güvenirlik çalışmasında iç tutarlılık, istikrarlılık, eşdeğerliliği belirlemek üzere, alternatif formlar analizi ve puanlayıcılar arası güvenirlik analizleri yapılmıştır. Geçerlik çalışması için, içerik geçerliliği, ölçüt geçerliliği, yapı geçerliği analizleri yapılmıştır. Sonuç olarak TEDİL, yüksek derecede geçerli, güvenilir ve 1627 katılımcı ve yüksek temsil ediciliği olan bir grup ile normları saptanmış, ayırt edici olduğu ortaya koyulmuş bir ölçme aracıdır.